.
www.nur20.tr.gg

   
  Nur20 islami Sohbet Sitesine Hos Geldiniz
  medine'yi aglatan ezan
 

<font color="#ffffff" size="5">ALLAH Res&ucirc;l&uuml; hasta yatağında soğuk terler d&ouml;k&uuml;yor. Hazreti Aişe&rsquo;nin g&ouml;z&uuml; yaşlı, Hazreti Ebu Bekr&rsquo;in başı yerde, Kainatın Efendisi ebedi yolculuğun eşiğinde son nefeslerini sayıyor. Medine soluk almadan bekliyor.<br />
<br />
Buruk y&uuml;rekler, endişeli bakışlar ve k&ouml;şelerde sessiz sessiz akıtılan g&ouml;z yaşları&hellip; Tek istenilen şey, bir haber. Habibin sıhhat haberi. Fakat Alemlerin Rabbi daha fazla uzatmayacaktır d&uuml;nya gurbetini Habibinin. Ahmedi&rsquo;nin y&uuml;reğini daha &uuml;zmeyecektir bu &ccedil;&ouml;llerde.<br />
<br />
<br />
İşte son an&hellip; son nefes&hellip; ve Habibin dudaklarından d&ouml;k&uuml;len son s&ouml;z: &ldquo;Er&rsquo;rafiku-l a&rsquo;la! Er&rsquo;rafiku-l a&rsquo;la!&rdquo; &ldquo; Y&uuml;ce dost! Y&uuml;ce dost!&rdquo;<br />
<br />
Kainatın Sevgilisi ulaşıyor dostuna <br />
Ezan vaktidir. Res&ucirc;lullah&rsquo;ın yokluğundaki ilk gecenin sabahı. Bilal elini kulağına g&ouml;t&uuml;rmek i&ccedil;in hazırlanıyor. Mukaddes daveti duyuracak. Lakin y&uuml;reği yanıyor. Yanık sesi, yanık y&uuml;reğiyle hepten h&uuml;zne b&uuml;r&uuml;nm&uuml;ş başlıyor ezan-ı Muhammedi. Ve tam &ldquo;Eşhed&uuml; enne Muhammederras&ucirc;lullah&hellip;&rdquo; derken bir hı&ccedil;kırık kopuveriyor Bilal&rsquo;in ciğerlerinden. Bilal ağlıyor, sahabeler ağlıyor. Dalga dalga h&uuml;zn&uuml;yle yayılıyor g&uuml;lbang-ı Ahmed&icirc;. Peygamber m&uuml;ezzini ezanı g&uuml;&ccedil;l&uuml;kle bitirebiliyor.<br />
<br />
Medine&hellip; Peygamber şehri. Hi&ccedil; b&ouml;yle g&ouml;rmemişti bu şehri Bilal. Her bir taşından g&ouml;z yaşı damlıyordu sanki. İşte bu sokaklardan y&uuml;r&uuml;m&uuml;şt&uuml; ALLAH Res&ucirc;l&uuml;. Bu mescitte oturmuştu. Şu k&uuml;t&uuml;kt&uuml; yaslanıp da hutbe okuduğu. M&uuml;barek ayaklarının değdiği toprak bu topraktı. O&rsquo;nun g&uuml;l kokusu sinmişti bu yerlere. Medine O&rsquo;nu bulduğu g&uuml;n can bulmuştu. Ama şimdi o yoktu bu şehirde. Her zerresine hasretini nakşedip g&ouml;&ccedil;&uuml;p gitmişti işte. Bilal Medine&rsquo;de duramazdı artık. Baktığı her y&ouml;nde O&rsquo;nun hatırasının canlandığı, y&uuml;reğine hicran ateşleri yağdıran bu şehirde kalamazdı. Hasretini bağrına basıp Şam&rsquo;a gitti. Aradan seneler ge&ccedil;ti. Medine peygambersiz, ezanlar Bilalsiz seneler ge&ccedil;ti. Halife defalarca Bilal&rsquo;i Medine&rsquo;ye &ccedil;ağırdı. T&uuml;m ısrarlara rağmen peygamber m&uuml;ezzini kabul etmedi bu davetleri.<br />
<br />
Fakat bir gece Efendimiz (sav) r&uuml;yasına geldi Hazret-i Bilal&rsquo;in. ALLAH Res&ucirc;l&uuml; (sav) nurlar i&ccedil;inde ona bakıyor, sitemv&acirc;ri bir tavırla: &ldquo;Ne zamandır beldemize uğramaz oldun Ya Bilal!&rdquo; diyordu. Ertesi sabah Bilal, emri alan asker gibi fırladı. Derhal Medine yollarına koyuldu. Bilal&rsquo;in ne sıcakta pişen v&uuml;cudu ne uzayan yollara bakan g&ouml;zleri vardı. Hissettiği tek şey kalbindeki tarifsiz sızıydı. &Ouml;zleten, ağlatan, yandıran bir sızı.<br />
<br />
G&uuml;nlerce s&uuml;ren yolculuğun ardından Bilal, sevgilisini g&ouml;md&uuml;ğ&uuml; hicran şehrine ayaklarını basıyordu işte. Ve o g&uuml;n Medine bir zamanlar &ccedil;ok iyi tanıdığı bir sesle a&ccedil;ıyordu g&ouml;zlerini sabaha. Sesi duyan daha iyi işitebilmek i&ccedil;in kapılara koşuyordu. Sokaklara d&ouml;k&uuml;len insanlar heyecan i&ccedil;inde birbirlerine tek bir şeyi haber veriyordu. &ldquo;Bilal gelmiş! Seneler sonra Bilal Medine&rsquo;ye d&ouml;nm&uuml;ş.&rdquo; Kalpler sanki yerinden &ccedil;ıkacaktı. Sokaklarda kadınlar, &ccedil;ocuklar&hellip; Medine b&ouml;yle bir şey g&ouml;rmemişti. B&uuml;t&uuml;n şehir mescide akıyordu. Onlar bu sesi hep peygamber hayattayken duymuşlardı. Bu sesi işitip de gittiklerinde mescide ALLAH Res&ucirc;l&uuml;&rsquo;n&uuml;n o m&uuml;barek y&uuml;z&uuml;n&uuml; g&ouml;rm&uuml;şlerdi yıllarca. Peki ya şimdi? İşte bu ses Bilal&rsquo;in sesiydi. Yoksa Muhammed Mustafa (sav) , kainatın biricik sevgilisi şimdi de mescitte miydi? Birisi deseydi ki: &ldquo;Evet, Peygamberimiz (sav) mescitte, m&uuml;minleri namaza bekliyor.&rdquo; Ş&uuml;phesiz buna inanmayan kalmayacaktı. Bir anda &ccedil;ağlayan hisler o koskoca hakikati unutturuvermişti. ALLAH Res&ucirc;l&uuml; artık aralarında yoktu ve d&ouml;nmesi de m&uuml;mk&uuml;n değildi. İşte o dem herkes koyuverdi kendini. Gen&ccedil;, ihtiyar, kadın, &ccedil;ocuk herkes herkes ağlıyordu. Her şey ortadaydı. Bu ses bu semalarda Muhammed Aleyhisselamsızdı.<br />
<br />
Bilal de y&uuml;reğinin yangınlarına su serpiyordu g&ouml;zyaşlarıyla. O da ağlıyordu.<br />
Hı&ccedil;kırıklara karışan bu ezan b&uuml;t&uuml;n Medine&rsquo;yi ağlatmıştı. Bu Hazret-i Bilal&rsquo;in okuduğu son ezanı oldu. Şam&rsquo;a d&ouml;nd&uuml;kten bir s&uuml;re sonra o da Hakk&rsquo;ın rahmetine ulaştı.ALLAH Res&ucirc;l&uuml; hasta yatağında soğuk terler d&ouml;k&uuml;yor. Hazreti Aişe&rsquo;nin g&ouml;z&uuml; yaşlı, Hazreti Ebu Bekr&rsquo;in başı yerde, Kainatın Efendisi ebedi yolculuğun eşiğinde son nefeslerini sayıyor. Medine soluk almadan bekliyor.<br />
<br />
Buruk y&uuml;rekler, endişeli bakışlar ve k&ouml;şelerde sessiz sessiz akıtılan g&ouml;z yaşları&hellip; Tek istenilen şey, bir haber. Habibin sıhhat haberi. Fakat Alemlerin Rabbi daha fazla uzatmayacaktır d&uuml;nya gurbetini Habibinin. Ahmedi&rsquo;nin y&uuml;reğini daha &uuml;zmeyecektir bu &ccedil;&ouml;llerde.<br />
<br />
<br />
İşte son an&hellip; son nefes&hellip; ve Habibin dudaklarından d&ouml;k&uuml;len son s&ouml;z: &ldquo;Er&rsquo;rafiku-l a&rsquo;la! Er&rsquo;rafiku-l a&rsquo;la!&rdquo; &ldquo; Y&uuml;ce dost! Y&uuml;ce dost!&rdquo;<br />
<br />
Kainatın Sevgilisi ulaşıyor dostuna <br />
Ezan vaktidir. Res&ucirc;lullah&rsquo;ın yokluğundaki ilk gecenin sabahı. Bilal elini kulağına g&ouml;t&uuml;rmek i&ccedil;in hazırlanıyor. Mukaddes daveti duyuracak. Lakin y&uuml;reği yanıyor. Yanık sesi, yanık y&uuml;reğiyle hepten h&uuml;zne b&uuml;r&uuml;nm&uuml;ş başlıyor ezan-ı Muhammedi. Ve tam &ldquo;Eşhed&uuml; enne Muhammederras&ucirc;lullah&hellip;&rdquo; derken bir hı&ccedil;kırık kopuveriyor Bilal&rsquo;in ciğerlerinden. Bilal ağlıyor, sahabeler ağlıyor. Dalga dalga h&uuml;zn&uuml;yle yayılıyor g&uuml;lbang-ı Ahmed&icirc;. Peygamber m&uuml;ezzini ezanı g&uuml;&ccedil;l&uuml;kle bitirebiliyor.<br />
<br />
Medine&hellip; Peygamber şehri. Hi&ccedil; b&ouml;yle g&ouml;rmemişti bu şehri Bilal. Her bir taşından g&ouml;z yaşı damlıyordu sanki. İşte bu sokaklardan y&uuml;r&uuml;m&uuml;şt&uuml; ALLAH Res&ucirc;l&uuml;. Bu mescitte oturmuştu. Şu k&uuml;t&uuml;kt&uuml; yaslanıp da hutbe okuduğu. M&uuml;barek ayaklarının değdiği toprak bu topraktı. O&rsquo;nun g&uuml;l kokusu sinmişti bu yerlere. Medine O&rsquo;nu bulduğu g&uuml;n can bulmuştu. Ama şimdi o yoktu bu şehirde. Her zerresine hasretini nakşedip g&ouml;&ccedil;&uuml;p gitmişti işte. Bilal Medine&rsquo;de duramazdı artık. Baktığı her y&ouml;nde O&rsquo;nun hatırasının canlandığı, y&uuml;reğine hicran ateşleri yağdıran bu şehirde kalamazdı. Hasretini bağrına basıp Şam&rsquo;a gitti. Aradan seneler ge&ccedil;ti. Medine peygambersiz, ezanlar Bilalsiz seneler ge&ccedil;ti. Halife defalarca Bilal&rsquo;i Medine&rsquo;ye &ccedil;ağırdı. T&uuml;m ısrarlara rağmen peygamber m&uuml;ezzini kabul etmedi bu davetleri.<br />
<br />
Fakat bir gece Efendimiz (sav) r&uuml;yasına geldi Hazret-i Bilal&rsquo;in. ALLAH Res&ucirc;l&uuml; (sav) nurlar i&ccedil;inde ona bakıyor, sitemv&acirc;ri bir tavırla: &ldquo;Ne zamandır beldemize uğramaz oldun Ya Bilal!&rdquo; diyordu. Ertesi sabah Bilal, emri alan asker gibi fırladı. Derhal Medine yollarına koyuldu. Bilal&rsquo;in ne sıcakta pişen v&uuml;cudu ne uzayan yollara bakan g&ouml;zleri vardı. Hissettiği tek şey kalbindeki tarifsiz sızıydı. &Ouml;zleten, ağlatan, yandıran bir sızı.<br />
<br />
G&uuml;nlerce s&uuml;ren yolculuğun ardından Bilal, sevgilisini g&ouml;md&uuml;ğ&uuml; hicran şehrine ayaklarını basıyordu işte. Ve o g&uuml;n Medine bir zamanlar &ccedil;ok iyi tanıdığı bir sesle a&ccedil;ıyordu g&ouml;zlerini sabaha. Sesi duyan daha iyi işitebilmek i&ccedil;in kapılara koşuyordu. Sokaklara d&ouml;k&uuml;len insanlar heyecan i&ccedil;inde birbirlerine tek bir şeyi haber veriyordu. &ldquo;Bilal gelmiş! Seneler sonra Bilal Medine&rsquo;ye d&ouml;nm&uuml;ş.&rdquo; Kalpler sanki yerinden &ccedil;ıkacaktı. Sokaklarda kadınlar, &ccedil;ocuklar&hellip; Medine b&ouml;yle bir şey g&ouml;rmemişti. B&uuml;t&uuml;n şehir mescide akıyordu. Onlar bu sesi hep peygamber hayattayken duymuşlardı. Bu sesi işitip de gittiklerinde mescide ALLAH Res&ucirc;l&uuml;&rsquo;n&uuml;n o m&uuml;barek y&uuml;z&uuml;n&uuml; g&ouml;rm&uuml;şlerdi yıllarca. Peki ya şimdi? İşte bu ses Bilal&rsquo;in sesiydi. Yoksa Muhammed Mustafa (sav) , kainatın biricik sevgilisi şimdi de mescitte miydi? Birisi deseydi ki: &ldquo;Evet, Peygamberimiz (sav) mescitte, m&uuml;minleri namaza bekliyor.&rdquo; Ş&uuml;phesiz buna inanmayan kalmayacaktı. Bir anda &ccedil;ağlayan hisler o koskoca hakikati unutturuvermişti. ALLAH Res&ucirc;l&uuml; artık aralarında yoktu ve d&ouml;nmesi de m&uuml;mk&uuml;n değildi. İşte o dem herkes koyuverdi kendini. Gen&ccedil;, ihtiyar, kadın, &ccedil;ocuk herkes herkes ağlıyordu. Her şey ortadaydı. Bu ses bu semalarda Muhammed Aleyhisselamsızdı.<br />
<br />
Bilal de y&uuml;reğinin yangınlarına su serpiyordu g&ouml;zyaşlarıyla. O da ağlıyordu.<br />
Hı&ccedil;kırıklara karışan bu ezan b&uuml;t&uuml;n Medine&rsquo;yi ağlatmıştı. Bu Hazret-i Bilal&rsquo;in okuduğu son ezanı oldu. Şam&rsquo;a d&ouml;nd&uuml;kten bir s&uuml;re sonra o da Hakk&rsquo;ın rahmetine ulaştı.</font>

 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol